Evlilik sözleşmesi, eşlerin evlilik birliği içindeki mal varlığı düzenini belirlemek için yaptıkları hukuki bir anlaşmadır. Türkiye’de birçok çift, evlilik sürecinde maddi konuları konuşmaktan çekinir; ancak ileride doğabilecek anlaşmazlıkları önlemek için bu sözleşme oldukça önemlidir. Özellikle boşanmada mal paylaşımı konusunun sıkça tartışmalara yol açtığı düşünüldüğünde, evlilik sözleşmesi çiftlere güvence sağlar ve her iki tarafın haklarını korur.
Evlilik Sözleşmesi Nedir?
Evlilik sözleşmesi (mal rejimi sözleşmesi), eşlerin evlilik öncesi veya evlilik sırasında mal paylaşımına dair hak ve yükümlülüklerini belirleyen resmi belgedir. Türk Medeni Kanunu’na göre, standart mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Yani boşanma davası açıldığında, evlilik süresince edinilen mallar eşit şekilde paylaşılır. Fakat çiftler isterse bu durumu farklı bir düzenlemeyle değiştirebilir. İşte bu noktada evlilik sözleşmesi devreye girer.
Neden Yapılmalıdır?
Evlilik sürecindeki maddi işbirliği herkes için aynı olmayabilir. Bir eş daha çok gelir elde edebilir, yatırım yapabilir veya aileden miras alabilir. Böyle durumlarda tarafların beklentileri farklılık gösterebilir. Evlilik sözleşmesi şu avantajları sağlar:
- Maddi güvence sunar: Eşlerin ekonomik hakları netleşir.
- Olası anlaşmazlıkları önler: Boşanma veya ölüm durumunda süreç kolaylaşır.
- Adil paylaşım sağlar: Tarafların katkıları göz önünde bulundurulur.
- Yatırımlar korunur: Şirket hisseleri veya kişisel yatırımlar hukuken güvence altına alınır.
Hukuki Geçerlilik Koşulları
Bir evlilik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noter onayı zorunludur. Sözleşme:
- Evlilik öncesinde yapılmışsa, nikâhtan sonra yürürlüğe girer.
- Evlilik devam ederken yapılmışsa, yapıldığı tarihten itibaren geçerli olur.
Tarafların özgür iradeleriyle düzenlenmeli ve herhangi bir baskı olmadan imzalanmalıdır. Ayrıca sözleşmenin içeriği, Türk Medeni Kanunu’na aykırı olmamalıdır. Hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı maddeler hukuken geçersiz sayılır.
Boşanmada Mal Paylaşımı ve Sözleşmenin Rolü
Çiftler boşanma davası açtıklarında en çok tartışma konusu boşanmada mal paylaşımı olmaktadır. Evlilik sözleşmesi, bu konuya açıklık getirdiği için mahkeme sürecini kısaltır ve belirsizlikleri ortadan kaldırır. Eşler önceden belirlenen mal rejimine göre hareket ederler ve kimin hangi mallar üzerinde hak sahibi olduğu net şekilde ortaya konur.
Örneğin; eşlerden biri evlilikten çok önce sahip olduğu bir taşınmazı kişisel mal olarak sözleşmede belirtmişse, boşanma durumunda diğer eşin bu mal üzerinde hak iddia etme hakkı olmaz. Aynı şekilde bir eş tarafından yapılan yatırımların paylaşım oranları da sözleşme ile açıkça düzenlenebilir.
Tercih Edilebilecek Mal Rejimleri
Türkiye’de çiftler şu mal rejimlerinden birini seçebilir:
- Mal Ayrılığı: Herkes kendi malından sorumlu olur, paylaşım yoktur.
- Paylaşmalı Mal Ayrılığı: Sadece evlilik süresince oluşan değer artışı eşit paylaşılır.
- Mal Ortaklığı: Tüm mallar ortak kabul edilir ve paylaşılır.
- Edinilmiş Mallara Katılma (Varsayılan): Evlilik süresince alınan mallar eşit paylaşılır.
Hangi mal rejiminin seçileceği tamamen çiftlerin mali durumuna ve karşılıklı güven ilişkisine bağlıdır.
Sıkça Sorulan: Aşk Varken Neden Sözleşme?
Birçok kişi evlilik sözleşmesini güven eksikliği olarak görür; ancak bu düşünce doğru değildir. Bu sözleşme, ilişkileri daha sağlam hale getirir çünkü taraflar gelecekteki maddi konularda şimdiden anlaşmış olur. Beklenmedik bir durum yaşandığında taraflar hukuki belirsizlik ve uzun mahkeme süreçlerinden korunur.
Sonuç
Evlilik sözleşmesi, hem duygusal hem de hukuki bir birlik olan evliliği daha güvenli temellere oturtur. Özellikle boşanmada mal paylaşımı gibi en hassas konularda büyük kolaylık sağlar. Tarafların haklarını koruyan ve boşanma davası süreçlerini hızlandıran hukuki bir güvencedir. Evliliğe adım atan veya evlilik içinde mali düzenlemeler yapmak isteyen her çift, kendi durumuna uygun bir mal rejimi belirlemeyi değerlendirmelidir. Doğru hazırlanmış bir evlilik sözleşmesi; geleceğe daha huzurlu, adil ve planlı bakmayı sağlar.

